Uzun zaman oldu yazmayalı. Bir daha bu kadar ara vermemeliyim. Yazacaklarım birikiyor. Sonra unutuyorum. Bunu da yazmalıyım günlüğüme diyorum o anda. Sonra yok olup gidiyor. Beynimin içinde dans eden harfler kelimeleri oluşturduktan sonra benimle dalga geçer gibi yok oluyorlar. Evet evet yok oluyorlar. Size de oluyor mu? Bakmayın öyle. Yani sizin de kelimeleriniz kaybolup gidiyor mu? Yoksa bu sadece bana olan bir şey mi? Bazen birisine kızıyorum. Söyleyeceklerimi aklımda tutayım diyorum. Konuşurken o sinirle unutup gidiyorum. Birkaç saat sonra kendi kendime söyleniyorum. ''Bunu niye söylemedim?'' Söylenmenin de bir faydası yok. Ne olacak benim bu hallerim onu da bilmiyorum. Bir gün bulutların üstündeyim, mutluluktan havalara uçuyorum. Bir gün depresif bir halde, yerimden kalkmak istemiyorum. Yani sizin anlayacağınız saçmalıyorum. Aslında saçmalık da değil, psikoloji. İnsanım ben de. Her gün aynı olamam ki. Bu da çok normal. Bazen düşününce kendimi suçluyorum.
Hep okumak istediğim bir kitap veee sonunda okudum😊 Çocukların oynadıkları bir arsa ve bu arsayı kaybetmemek için verdikleri mücadele. İki çocuk grubu arasında geçen arsa savaşı diyebiliriz kısaca. Bunu kısaca anlatmak olmaz tabii ki. Onlar için her şeyi ifade eden bu arsayı almaya çalışan Kızıl Gömlekliler'le Pal Sokaklılar arasında geçen kıyasıya mücadele😊 Kitap Perisi'nin Sevdiği Alıntılar 😊 😊''Böylesine bir olayda kendisine en önemli görevin düştüğünü anlayan küçük Nemeçek çok heyecanlanmıştı. Sık rastlanır bir şey değildi bu. Aslında çocukların gözünde Nemeçek ha var ha yoktu.'' 😊''İyi saklanırsak çalıların arasından harabeye kadar gidebiliriz. İçimizden biri tepeye tırmanıp gözcülük eder. Kimse yoksa tepeden aşağıya sürünerek ilerleriz.'' 😊''Sesin ağacın tepesinden geldiğini çok iyi duymuşlardı artık. Biraz sonra, dallar hışırdamaya başladı. Koca ağacın dalların