Uzun zaman oldu yazmayalı. Bir daha bu kadar ara vermemeliyim. Yazacaklarım birikiyor. Sonra unutuyorum. Bunu da yazmalıyım günlüğüme diyorum o anda. Sonra yok olup gidiyor. Beynimin içinde dans eden harfler kelimeleri oluşturduktan sonra benimle dalga geçer gibi yok oluyorlar. Evet evet yok oluyorlar. Size de oluyor mu? Bakmayın öyle. Yani sizin de kelimeleriniz kaybolup gidiyor mu? Yoksa bu sadece bana olan bir şey mi? Bazen birisine kızıyorum. Söyleyeceklerimi aklımda tutayım diyorum. Konuşurken o sinirle unutup gidiyorum. Birkaç saat sonra kendi kendime söyleniyorum. ''Bunu niye söylemedim?'' Söylenmenin de bir faydası yok. Ne olacak benim bu hallerim onu da bilmiyorum. Bir gün bulutların üstündeyim, mutluluktan havalara uçuyorum. Bir gün depresif bir halde, yerimden kalkmak istemiyorum. Yani sizin anlayacağınız saçmalıyorum. Aslında saçmalık da değil, psikoloji. İnsanım ben de. Her gün aynı olamam ki. Bu da çok normal. Bazen düşününce kendimi suçluyorum.
Ruh Budayanlar, ruh tohumları, şifacı… Çok sevdiğim blog arkadaşım Duygu Emanet’in kitabından söz edeceğim bugün😊 Kitabın konusu; Daha önceki yüzyıllarda yaşanan bir felaket tekrar yaşanacaktır. Ölüm Terzisi kazanmak için bu sefer her şeyi yapacaktır. Kabus dolu günler başlar. Ruh Budayanların ortadan kaybolması Ubin'i endişelendirir. Saldırılar başlar. Prensle başlayan dostluk Ubin'in yolculuğa çıkmasına vesile olur ve Rubaro ile karşılaşır. Sonrasında yaşananlar, bir sırrın ortaya çıkması, aradaki güçlü bağlar... Kitap Perisi'nin Sevdiği Alıntılar😊 💖 ''’Bir ağacın yanında durup boş gözlerle etrafa bakındı. Kalabalığın uğultusu onu bunaltıyordu, derin bir iç çekti. Elini göğsüne koydu, sıkışma hissi yine gelirse diye korkuyordu.’’ 💖''’Gölgelere çekilmiş olan Rubaro ahşap sandalyesine kurulmuş, öfke içinde ileri geri sallanarak bir ritim tutturmuştu. Başını geriye attı sıkıntı ile. Elini